Bankacılar gelecekten umutlu

Bankacılar gelecekten umutlu
BDDK Mart-Haziran dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketini açıkladı...Abone ol

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun(BDDK) Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi’nde küresel ekonomik krizin Türkiye açısından etkisini kaybedeceğine ilişkin olumlu beklentiler öne çıktı. Bankacılar, küresel krizin etkisini kaybetmesini, bununla paralel olarak GSMH kredi hacimleri ve aktif büyüklüğü gibi göstergelerde olumlu gelişmeler olmasını beklerken, faiz riskinin ön plana çıkacağı öngörüsünde bulundu.

Ankete göre, katılımcılar, önümüzdeki 3 aylık dönemde hem makroekonomik hem bankacılık sektörü ile göstergelerde olumlu gelişmeler beklerken, bu durum ekonomik canlanmanın ve iyileşmenin işareti olarak değerlendirildi. Makroekonomik göstergelere ilişkin beklentilere bakıldığında, “cari işlemler açığı” haricinde bütün göstergelerin olumlu olduğu görüldü. Özellikle yılsonu GSMH’nin artacağına dair beklenti oranı yüzde 11’i önemli ölçüde olmak üzere toplam yüzde 92 ile son bir yılın en yükse texas seo k seviyesine çıktı. Cari işlemler açığına ilişkin artacak beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 48’den yüzde 81’e çıkarken, azalacak oranı yüzde 30’dan yüzde 1’e geriledi.


FON KAYNAKLARI AYNI KALACAK BEKLENTİSİ AĞIRLIKTA

Ankette, fon kaynaklarına ve kredi faiz oranlarına ilişkin beklentilerin ağırlıklı olarak aynı kalma yönünde olduğu görüldü. Aynı kalacak beklentisi 3 ay vadeli TL faiz oranında yüzde 67, 3 ay vadeli DTH faiz oranında yüzde 74, TCMB bankalararası para piyasası kısa vadeli faiz oranında yüzde 87, bankaların yurtdışı borçlanma faiz spreadinde ise yüzde 67 seviyesin bulundu. Kredilerin faiz oranlarında da fon kaynaklarının faiz oranlarına benzer şekilde aynı kalma beklentilerinin hakim olduğu gözlendi.

TAKİPTEKİ KREDİ HACİMLERİNİN ARTACAĞI BEKLENTİSİNDE DÜŞÜŞ

Hem ticari hem bireysel kredi hacimlerinde, GSMH ve aktif büyüklüğü beklentilerine paralel olarak artış yönündeki beklentilerin ağırlıklı olduğu görüldü. Kredi hacimlerinde artış beklentisine sahip katılımcı oranı konut kredilerinde yüzde 87, taşıt kredilerinde yüzde 47, ticari kredilerde yüzde 80, KOBİ kredilerinde yüzde 78, kredi kartlarında yüzde 77 seviyesinde olduğu belirlendi. Kredi hacimlerine ilişkin cevaplarda en dikkat çeken sonuç takipteki tüketici kredisi ve ticari kredi hacimlerinin artacağına dair beklentilerin bir önceki anket döneminde yüzde 78 ve yüzde 75 iken bu anket döneminde yüzde 54 ve yüzde 44’e düşmüş olması. Küresel ekonomik krizin başladığından beri en düşük seviyede gerçeklesen bu oranlar, ekonomik düzelmeye ilişkin olumlu beklentilerden biri olarak değerlendirildi.

BANKACILAR KARLILIĞIN DEĞİŞMESİNİ BEKLEMİYOR

Bankacılık sektörü aktif büyüklüğüne ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı, kredi hacimlerindeki artış beklentilerine uyumlu olarak, yüzde 89 oranında artış olarak gerçekleşti. Sektörün karlılığına ilişkin beklentilerde ise katılımcıların yüzde 37’si azalacağını, yüzde 51’i karlılığın aynı kalacağını ve yüzde 11’i ise artacağını belirtti. Karlılığa ilişkin beklentilerin, bir önceki anket dönemine göre biraz iyileştiği görüldü. Anket katılımcılarının yüzde 64’ü en fazla artış göstermesini bekledikleri fon kaynağı
olarak mevduatı gösterdi.

SEKTÖRE OLAN GÜVENİ “SİYASİ GELİŞMELER ETKİLER” BEKLENTİSİNDE ARTIŞ

Bankacılık sektörünü ve sektöre olan güveni en fazla etkilemesi beklenen faktörlerin sorulduğu sorularda makroekonomik gelişmelerin önde geldiği görüldü. Ancak, önceki anket dönemleri ile karşılaştırıldığında siyasi gelişmelerin de önemli görülme oranının arttığı dikkat çekti.

BANKACILAR KREDİYİ RİSK OLARAK GÖRMEYE DEVAM EDİYOR

Sektörün riskliliğine ilişkin soruda ise katılımcıların yüzde 42’si riskliliğin artacağını, yüzde 56’sı ise aynı kalacağını beklediklerini ifade etti. En önemli risk kaynağı olarak ise katılımcıların yüzde 50’si kredi riskini, yüzde 49’u ise faiz riskini gördüklerini belirtti. Bu durumun önümüzdeki dönemlerde faiz oranları ve faiz riski konularının bankacılık sektörü açısından hassasiyet taşıyacağı şeklinde değerlendirildi.



Kategori : EKONOMİ